MATERYALİZMİN CAN SİMİDİ DİJİTALİZM

1999 yapım Matrix filminde esas oğlan 'Neo'nun gerçek ve sanal dünyanın künhüne vakıf olabilmesi ancak etrafındaki insanları, cisimleri sayı/simge olarak görebilmesiyle gerçekleşmişti. Dahası Matrix'e hükmetmek istediğinde kendi benliğini de o dijital ortamda sayılardan ibaret hissetmesi gerekiyordu. Aslında bu anlamda felsefesi, tasavvufi geleneğe mukabil hakiki manada diri ve bir olabilmek için nefsi Allah sevgisiyle eritmeye çok benziyordu. Lakin yazımızın konusu bu benzerlik değil; sayısal ve dijital verilerin materyalist düşüncenin temelindeki madde kavramının yerini alması olacaktır.

20. Yüzyıl genel itibarıyla maddeci bakış açısının hâkim olduğu bir dönem idi. Değerli olan meta elle tutulur, gözle görülür olan idi. Asrın sonlarına doğru ise bu felsefeye ciddi eleştiriler oldu ve mana arayışı modernizmi post-modernizme evirdi. Artık kıymetli olan sadece madde değildi. Madde önemini korusa da insana sunulurken; mana, inanç, sanat, insan hakları gibi birtakım değer yargıları öne çıkarıldı.

21. yüzyıl bu kısmi değişimin getirdiği eleştirel düşünce tarzıyla başladı. İnanç sistemleri ön plana çıktı, sanat tasarımla hak ettiği değeri yakaladı, büyük ve çok yerine minimalist ürünlere olan ilgi arttı. Kısacası klasik materyalist anlayış artık kaybediyordu. Ta ki dijitalleşme can simidi olarak belirinceye kadar. Öyle ki materyalizme bypass ameliyatı yapılarak fiziksel meta yerine dijital veriler kondu. Bu sayede materyalizm yeniden hayat buldu. Nasıl mı?

Sağlık sisteminin insana bakış açısı kan tahlilleri ve gelişmiş bilgisayarlarla elde edilen dijital radyolojik görüntülerden ibaret oldu. Son korona olaylarında hastalığın seyrini hepimiz günlük sayısal veriler ve grafikler üzerinden takip eder olduk. İnsani yaşantımıza geri dönüp dönemeyeceğimiz grafikerlerdeki eğrilerin davranışına ve yüzdeliklere bağlı hale geldi. Eğitime baktığınızda başarınız ve alacağınız eğitimin niteliği sınavlarda aldığınız puana; gelecekteki mesleğiniz hangi yüzdelik dilimde olduğunuza bağlı. İş hayatına iyi bir yerde başlamanız sahip olduğunuz sertifikaların sayısına, akademik başarınız h-indeksinize, kamu görevindeki kıdeminiz sicil/performans notunuza, özel sektördeki kariyeriniz ne kadar müşteri/gelir getirdiğinize bağlı. Refah düzeyiniz ve toplumsal statünüz maddi kazancınıza, banka hesaplarınızdaki sıfır sayısına bağlı. Sözlerinizin tesiri takipçi sayınıza, gönderinize verilen emojilere, varsa kitabınızın ne kadar sattığına, davet ediliyorsanız senede kaç etkinliğe konuşmacı olarak katıldığınıza bağlı.

Özetle günümüzde anlam verdiğimiz pek çok şey; sayıların azlığı çokluğu, diğer bir deyişle çoğunluğu dijital ortamda bulunan veri dediğimiz metalarının kıymeti harbiyesince değer kazanıyor aslında. İnsan ise aksine kelamla ('Oku!' emri) bütünleşik olup, Allah'ın esma ve sıfatlarıyla vücut bulmaktadır. Bu minvalde şu an durduğumuz noktanın, materyalist düşüncenin dijitalleşmeyle evrim geçirmiş haline mi; yoksa hakikati kendi yaratılışında arayan insan profiline mi yakın olduğunu sorgulamamız gerekir diye düşünüyorum.